NOT: Bu turumuz şu an için kapalıdır. İleri tarihli veya mevcut benzer tur programları için bizimle iletişime geçebilir veya site üzerinden benzer turlarımızı inceleyebilirsiniz.

ROMANTİK YOL & BAVYERA BÖLGESİ TURU

SUN EXPRESS DİREKT SEFERİ İLE / TÜM TURLAR DAHİL

Kuzeyden güneye yemyeşil nehirler, göller,  ormanlar, kaleler, masalımsı şatolar, ortaçağ kasaba ve şehirleri ile Alp Dağları’nın eteğinde…

“Bir Bavyera Hikayesi”

1.GÜN : İZMİR -  FRANKFURT – HEILDERBERG

Adnan Menderes Havalimanı Dış hatlar terminalinde saat 05.10’da buluşma. Bagaj ve gümrük işlemleri sonrası Sun Express Havayolları XQ 910 ile saat 07.10’da Almanya’nın Frankfurt kentine uçuyoruz. Saat 09.30 da Frankfurt’a varış. Karşılama ve şehir merkezine transfer. Frankfurt, dünyanın en yaşanılabilir kentleri arasında ilk sıralarda olup satın alma gücüne göre Avrupa’nın en zengin şehri sayılır. Şehrin keşfine ilk olarak 1880'de inşa edilip 1944'de bombalarla tamamen yok edilince sadece dış duvarları ve cephenin bir kısmı ayakta kalabilmiş olan daha sonra yeniden inşa edilen Alte Oper (Eski Opera) binasını dıştan gördükten sonra, resmi adı St. Bartholomäus İmparatorluk Katedrali olan Frankfurt Katedrali ile başlayacağız. Kentteki en büyük dini yapı olup İmparatorların taç giyme törenleri burada yapıldığından dolayı Kaiserdom olarak da anılmaktadır. Ardından, Alman mimarisinin göz alıcı bir örneği olan ve hem modern hem de tarihi renkli binaları ile ilgi çeken Römberg Meydanı'na doğru yürüyüşe devam edeceğiz. Öğle yemeğinin ardından, ilk defa 1868'de yayalar için inşa edilip 1993'de yenilenen demir Eisen Brücke (Demir Köprü) den geçerek ünlü yazar Goethe'nin evine varış. Orijinal yapı, Goethe ailesinin konutudur. Bugün ise müze olarak kullanılmaktadır. Heidelberg'e hareket. İkinci Dünya Savaşı'nda bombalanmamış tek Alman şehri olan Heidelberg'in keşif turu. Orta Çağ’dan kalma masalsı şehir, Ren ve Neckar Nehirleri'nin arasında kalan vadide kurulmuş, sevimli olduğu kadar da romantiktir ve bu nedenle Almanya'nın en romantik kenti olarak anılır. Ich hab mein Herz in Heidelberg verloren (Kalbim(i) Heidelberg'te kaldı(kaybettim)) şarkısı bu şehir için söylenmiş ve bu şarkı üzerine iki de film çevrilmiştir. Heidelberg, aynı zamanda bir üniversite şehridir. 1386 yılında kurulan Heidelberg Üniversitesi Avrupa’nın en eski üniversitesidir. Ünlü Alman filozof Georg Wilhelm Friedrich Hegel 1816-1818 yılları arasında Heidelberg Üniversitesi’nde bulunmuş. Ayrıca, bu üniversitede çalışan profesörler üçü fizik, üçü kimya, üçü de tıp alanında olmak üzere toplam dokuz farklı Nobel Ödülü kazanmışlardır. 1788 yılında yapılan Alte Brucke'de (Eski Köprü) de fotoğraf molası veriyoruz. İkinci Dünya Savaşı'nda yıkılan köprü, savaş sonrası şehir halkı tarafından yeniden yaptırılmış. Asıl adı Carl Theodor Köprüsü’dür ve üzerinde köprüyü yaptıran kral Carl Theodar'a ve Roma tanrıçasına adanan iki heykel bulunmaktadır. Köprüden Eski Şehrin görüntüsü muhteşemdir. Buradan Marktplatz Meydanı'na doğru yürüyüşe devam ediyoruz.  Meydanda, şehri Fransızlara karşı koruyan halkın kahramanlığını simgeleyen Herkül Heykeli ve Çeşmesi bulunmakta. Ardından yürüyerek Studentenkarzer'e (Öğrenci Hapishanesi) devam ediyoruz.. Eski üniversitenin arka tarafındaki bu yapı, 1914'e kadar, çeşitli düzensiz hareketlerden dolayı cezalandırılan talebelerin, cezalarını çektiği yerdi. Üç günden dört haftaya kadar süren bu tutukluluk halinde öğrenciler derslerine katılabilirler fakat sonrasında vakit geçirmek için duvarlara resim yapardı. Öğrencilerin bu süreçte yaptıkları sanat eserleri bugün ziyaret edilebilir. Son olarak, buradan bir kartpostal görünümündeki Heidelberg Kalesine  füniküler ile çıkıyoruz. Kalenin içerisinde Alman Eczane Müzesi ve 185.500 litre hacminde ki, 18. yüzyıldan kalma dünyanın en büyük ahşap şarap fıçısını görebilirsiniz. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

2.GÜN :  HEDELBERG – WÜRZBURG - BAMBERG 

Sabah, kahvaltının ardından, Würzburg'e hareket. Kısa bir yolculuğun ardından Main Nehri kıyısında bulunan Würzburg'a varış ve Romantik Yolun bu güzel şehrinin keşfi: İkinci Dünya Savaşı’nda %90’ı harap edilen şehir, savaş sonrası yeniden inşa edilmiş ve bugün tarihi yapısı, UNESCO Dünya Mirası listesindeki yapıları ve şarap bağları ile öne çıkmaktadır. Geziye Marienberg Kalesi ile başlıyoruz. Buradan şehrin en güzel manzarasını görebilirsiniz. Kalede bulunan Mainfränkische Müzesi barındırdığı, ilk dönemden 19. yüzyıla kadar Würzburg ve Mainfranken'den resim, heykel ve el işleri ile Bavyera'daki en önemli sanat koleksiyonlarından birini oluşturmakta. Kaleyi gezdikten sonra Main Nehri'ni, Prag'daki Charles Köprüsü'nün küçük bir kopyası olan Alte Mainbrück Köprüsü üzerinden geçerek, tarihi şehir merkezine yürüyüş ve eski Belediye Sarayı'nın bulunduğu şehir meydanına varış. Rönesans tarzı Roter Turm Kulesi Almanya'nın dördüncü büyük Romanesk Katedrali olan St. Killian Katedrali'ni göreceğiz. Son olarak, 1720-1744 yılları arasında yapılan ve Viyana Saraylarını anımsatan, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Residenz Sarayı gezisi. Binanın içi muhteşem büyük salonlar, geniş merdivenler, altın kaplamalar, heykeller ile dolu olup tasarımı Barok, Rokoko ve Neoklasik Mimari'sinin bir karışımıdır. Duvarlardaki freskler ise Venedikli Tiepolo'ya aittir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Bamberg'e hareket. Almanya’nın en güzel yerleri arasında ve Bavyera Bölgesi'nin incisi olarak anılan şehir İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş olup nehir ve kanallar ile bölünmüştür. Ortaçağdan kalma sokakları ise neredeyse hiçbir modern unsur barındırmaz. Şehrin keşfine, rengârenk, yüksek çatılı germen tarzı evleri, balkonlardan fışkıran sardunyaları, küçük bahçe ya da taraçalarıyla eski bir balıkçı yerleşimi olan Küçük Venedik'ten başlıyoruz. Buradan, Regnitz Nehri’ne çakılan kazıklar üzerine 1467 yılında inşa edilen şehrin en ilginç binası Altes Rathaus (Belediye Binası)'a doğru geziye devam ediyoruz. Nehrin üzerindeki bir adacıkta ve iki köprü ile karaya bağlı bulunan yapının Rottmeisterhäuschen denen kısmı ise yalnızca binanın ana duvarından destek almakta ve adeta nehrin üzerinde asılı durmakta. Buradan Bamberg Katedrali'ne doğru yola devam edeceğiz.  Asıl adı Bamberger Dom St. Peter und St. George olan katedral, 11.yüzyılın başında inşa edilmiş ve ihtişamlı 4 kulesiyle bir zamanlar başpiskoposun evi olarak kullanılmış. Bugün gördüğümüz romanesk yapı ise 13. yüzyılda tamamlanmış Domplazt’da, adeta bir çift kanat gibi inşa edilmiş olan Neue Residenz 17. ve 18. yüzyıllarda psikoposluk sarayı olarak hizmet vermiş. Aynı bölgede bulunan Alte Hofhaltung, önceleri kraliyet sonrada psikoposluk sarayı olarak kullanılmış tek katlı, ahşap bir yapıdır. Gezinin ardından otele  yerleşme ve geceleme

3.GÜN : BAMBERG -  NURNBERG - ROTHENBURG OB DER TAUBER

Sabah kahvaltının ardından, Almanya’nın Yukarı Franken Bölgesi'nde ve Regnitz Nehri üzerinde bulunan, Nürnberg'e hareket. Bu şehrin kaderinin en ilginç noktası hiç şüphesiz II.Dünya Savaşı öncesi ve sonrasıdır: Savaş öncesi en ateşli Nazi mitingleri bu şehirde yapılmış ve Hitler'in en sevdiği şehir olmuş ama kader budur ki savaş sonrasında da savaş suçluları Nürnberg Mahkemesi'nde yargılanmışlar. Nazi mitinglerinin yapıldığı yerler bugün müzedir. Ama, bunun yanında Ortaçağ Alman ressamı Albrecht Dürer de bu şehirde doğup yaşamıştır. Şehre varışta geziye Nazi Partisi Dokümantasyon Merkezi ile başlıyoruz. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin mitinglerinde kullanılmak üzere 1933’te Hitler’in emriyle ve halkı etkilemek için inşa edilmiş olan bu alandaki binalardan bir tanesi 1994 yılında müzeye dönüştürülerek, Nazi Almanya’sının sebep olduğu olaylar ile bunların etkilerini gözler önüne seren ''Hayranlık ve Terör'' adını taşıyan kalıcı sergiye ev sahipliği yapmakta. Ardından, şehir duvarları ile birlikte Avrupa’nın ele geçirilmesi en zor Orta Çağ askeri yapılarından birisi olan Kaiserburg Kalesi gezisi. Eski Şehir’in yakınındaki bir tepede bulunan kale, oldukça güzel bir manzaraya sahiptir. Buradan Eski Şehir'e doğru yürürken, ressam Albert Dürer'in 1509’dan ölümüne kadar yaşadığı yarı ahşap evi görebilirsiniz. 1871’de müze haline getirilmiş olan evin içinde dönemin mobilyaları, sanatçının atölyesinin aslına uygun bir kopyası ve eserlerinden oluşan dönüşümlü bir koleksiyon sergilenmektedir. Gotik mimarinin en güzel örneklerinin başında gelen Aziz Lorenz Kilisesi'nin (Lorenzkirche) gezilmesi. Görkemli iki kuleye sahip mabedin iç kısmındaki duvar motifleri, vitraylar ve portreler görülmeye değer. Daha sonra, şehrin eski merkezine doğru son bir yürüyüş ve Rothenburg ob der Tauber'e hareket. Bir buçuk saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra, adı “Tauber Nehri üzerindeki Kırmızı Kale” anlamına gelen bu tanınmış ortaçağ kasabasına varış. 6. yüzyıl başında kurulan şehir, 1803 yılına kadar, direkt imparator tarafından yönetilen bir özgür imparatorluk şehri olmuş, bu tarihten sonra ise Bavyera Eyaleti'nin bir parçası haline gelmiş. Alman manzara ressamı Eugen Bracht ve romantizm çağının temsilcilerinden Carls Spitzweg gibi sanatçılar, şehre verdikleri önemle Rothenburg’un ününü kazanmasında öncü olmuşlar. Bu, on bin civarı nüfusa sahip küçük şehrin surlarını aşıp, içine girdiğinizde, kendinizi yüksek çatılı rengârenk evler ve pencerelerden sarkan çiçekler ile adeta bir Andersen Masalı sahnesinin ortasında bulursunuz. Şehrin keşfine, muhteşem bir şekilde korunmuş surları ve kapıları ile başlayacağız. Surlarda kısa bir yürüyüşün ardından, Rödertor Kapısı'ndan geçip şehir merkezine ulaşacağız. Burada bulunan Marktplatz'da 16. yüzyıldan kalma Belediye Binası yer almakta. Rothenburg şehri Rönesans çeşmelerinin en tanınmışı olan ve 100.000 lt. su kapasitesiyle hem şehrin ihtiyacını karşılayan, hem de yangın anında kullanılabilen, 8 mt. derinliğindeki St. Georges Çeşmesini ve bugün turizm ofisi olan Ratstrinkstube'yi (Asiller Hanı) görebilirsiniz. Bu binanın cephesindeki saatler ve içerdikleri efsane kişilikleri ilginçtir. Öğle yemeği molası ardından şehrin keşfine devam edeceğiz. Meydanın yakınında bulunan Dominiken Tarikatı'na ait St. Jakobs-Kirche (Aziz Jacques Kilisesi), günümüzde şehir müzesi olan, eski Dominiken Manastır'ı Binanın içinde rahibelerin yaşadığı, günlük hayatlarının geçirdiği mekânlar ve 13. yüzyıldan kalma bir mutfak korunmaktadır. Son olarak da, Plönlein'e (Küçük Meydan) vararak, Almanya'nın en göz alıcı ortaçağ tablolarından birini görebilirsiniz. Daha sonra, bu sempatik şehirde arzu ettiğiniz gibi dolaşabilmeniz için serbest zaman ve ardından otele yerleşme. Erken akşam yemeğinin ardından, şehrin ortaçağ hayatını, gece bekçisi giysilerine bürünmüş sempatik bir rehberin peşine takılarak, sokak sokak hatta ev ev keşfedeceğiniz Nachtwächter Turu. Geceleme otelde.

4.GÜN :  ROTHENBURG - DİNHELSBUHL -NÖRDLİNGEN -  AUGSBURG -  FÜSSEN

Sabah, Romantik Yol'un en güzel manzaralarının ortasında iki gece geçireceğiniz Füssen'e doğru hareket. Kısa bir otobüs yolculuğundan sonra ilk mola, Almanya'nın en iyi korunmuş ortaçağ kasabalarından biri olan Dinkelsbühl'de. Şehrin, Wörnitz Nehri'nin kıyılarından başlayan surlarında yürüyüş ve üzeri armalarla süslü Rothenburger Şehir Kapısı'nın görülmesinin ardından, eski şehir merkezinden nehre doğru yürüyüşe devam. Yol boyunca Altes Rathaus'u ve ahşap detaylı yüksek çatılı, pencereleri çiçekli Tüccar Evleri‘ni görebilirsiniz. Yine eski şehrin tam kalbinde bulunan, Gotik ve Romanesk Mimari'nin bir karışımı olan harika St. George Kilisesi gezisi. Daha sonra, 14 milyon yıl kadar önce dünyaya çarpan bir meteorun açtığı, 25 kilometre çaplı bir çukurun içerisine kurulmuş Nördlingen'e doğru yola devam. Diğerleri gibi ortaçağdan kalma surlarla çevrili bu şehrin, Allstadt denilen merkezi oldukça geniş. Şehrin güzel sur kapılarını gördükten sonra, merkezdeki St. George Kilisesi'nin Daniel Kulesi'ne çıkarak şehri tepeden seyredip, öğle yemeği için bir molanın ardından Augsburg'a hareket. Bavyera Eyaleti’nin üçüncü büyük şehri olan Augsburg, İmparator Augustus döneminde, askeri merkez olarak kullanılmış, ismini buradan almış. Mozart’ın babası, ünlü kompozitör Leopold Mozart, ressam Holbein ve Bertold Brecht bu şehirde doğmuşlar. Şehri tanımaya, Belediye Binası olan Rathaus'dan başlıyoruz. Bu bina, Alpler'in kuzeyinde kalan en önemli rönesans yapılarından biri olarak tanınır. Dışından fazla içi ilginç olan binanın en etkileyici odası, muhteşem kapıları, duvar resimleri ve resimlerle kaplı tavanıyla çift katlı Goldener Saal veya Altın Salon'dur. Goldener Saal'in bitişiğindeki önemli konuklar için tasarlanan Fürstenzimmer veya Prens Odaları bulunmaktadır. Ardından, Almanya’daki ilk rönesans kilisesi addedilen ve sade bir dış görünüme sahip olan St. Anna Kirsche gezisi. İçi bir hayli güzel olan bu kilisede bulunan Golsdsmşths Şapeli'ndeki freskler muhteşemdir. En son, Fugger Ailesi tarafından 1521 yılında yaptırılan ve 67 ev 147 daire, kilise, çeşme, bunları çevreleyen duvarlar ve bahçeden oluşan Fuggerei Sosyal Konut Kompleksi gezisi. Bu kompleks, tarihin en eski sosyal konutları olarak bilinir. Gezinin ardından, akşam geceleyeceğimiz Füssen'e hareket. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

5.GÜN : HOHENSCHWANGAU ve  ” Neuschwanstein Şatosu” -  LİNDERHOF SARAYI -FÜSSEN

Sabah, kahvaltının ardından Swangau'ya hareket. Marienbrücke' ye vararak Romantik Yol'un en muhteşem şatolarını gezmeye başlıyoruz. İlk olarak, göllerin ve şatonun uzaktan manzarasını seyrederek, Bavyera Kralı II. Ludwig'in babası II. Maximilian'ın yazlık ikametgâhı olan Hohenschwangau Şatosu'na varış. Bu Şato, Prens II. Maximilian tarafından satın alındığında bir harabeymiş. Gotik üslupta yeniden yapılmış ve zaman içinde II. Maximilian ve ailesinin en sevdiği yer olmuş. Ortaçağın kahramanlık hikayeleri, özellikle Lohengrin’in resimleri ile süslenmiş olan şatoda, Kahramanlar Salonu, Şövalyeler Salonu ve Kraliçe'nin Odası birer sanat eseri niteliğindedir. Şato gezisi esnasında bazı tavan resimlerinde Beylerbeyi, Küçüksu manzaralarını görebilirsiniz. Ardından devletin kasalarının erimesine neden olan Neuschwanstein Şato'su gezisi. Şato, Forggensee, Alpsee ve Schwansee Gölleri üzerinde muhteşem bir dağ manzarasına hâkim. Alpler'in eteklerinde bir masal dünyasını anımsatan bu şato Disneyland'ın logosunda da bulunmakta. Bugün, II. Ludwig’in yatak odası, banyosu, çalışma odasının da aralarında bulunduğu kısıtlı mekân gezilebiliyor. Şato'yu büyük hayallerle yaptıran II. Ludwig, burada ancak 3 hafta yaşayabilir. Wagner hayranı olan II. Ludwig'in, dostu Wagner’in operalarından ilham alarak yaptırdığı “Şarkıcılar Salonu” muhteşemdir. Çok güzel ama birazda fazla dekor yüklü salonları rehber eşliğinde gezdikten sonra, Marienbrücke Şelalesi’nin üzerinde bulunan iki dağı birleştirerek yapılan ince çelik seyir köprüsüne geçerek doğayı ve şatonun çok gizemli atmosferini izleyebilirsiniz. İki şatoyu gezdikten sonra, öğle yemeği molası ve ardından, yakın bir mesafede bulunan, Fransız etkisinde inşa edilmiş Linderhof Sarayı gezisi. Sarayın giriş holündeki at üstünde XIV. Louis’nin bronz heykeli ile tavandaki Güneş Kralı'nı simgeleyen yaldızlı kabartma, bu etkinin en önemli göstergeleridir. Genelde Rokoko tarzının hâkim olduğu sarayın duvarlarında çok miktarda goblen görebilirsiniz. Sarayın duvarları, tavanları, zeminleri neredeyse hiç boş yer kalmamacasına çiçek, yaprak, dal motifleri, melekler, armalar, kıvrım kıvrım her köşeye yayılan altın varaklı kabartmalar bezenmesi Kral II. Ludwig 'in zevkini yansıtıyor. Kırmızı ve altın renginin hâkim olduğu yemek odasında, Ludwig’in yemek yediği masa da Grimm Kardeşlerin bir masalından uyarlanmış. Asansör sistemine sahip olan porselen masa, zemindeki bir delikten mutfağa iniyor, hizmetliler masayı kralın istediği yemeklerle donatıp tekrar yukarı yolluyormuş. Sarayın bahçelerini de gezdikten sonra Füssen'e geri dönüş. Romantik Yol'un göreceğimiz son kasabası olan Füssen'in, dar sokaklarında dilediğiniz gibi gezip renk renk gotik evleri son kez göreceğiniz serbest akşamüstü. Akşam yemeği şehirde, lokal bir restoranda, geceleme otelde.

6.GÜN: FÜSSEN - LANDSBERG AM LECH - MÜNİH – İZMİR

Sabah, kahvaltıdan sonra, Landsberg am Lech'e hareket. Şehir önemini Tuz Yolu’nun bir parçası olduğu zaman kazanmış. Şehrin bugün göreceğimiz Farbertor, Backertor, Sandauertor ve Bayertor adlı dört kapısı birbirlerinden farklı zamanlarda ve üsluplarda yapılmış. Şehir turu yürüyüşü esnasında Ressam Herkomer'in ev ve atölye olan Mutterturm'u, kasabanın meydanında bulunan Belediye Binası Rathaus'u Meryem Ana Çeşmesi Marienbrunnen'i göreceğiz. Lech Irmağı kenarına kurulu bu kasabanın romantik şelalesinde son bir moladan sonra Bavyera’nın başkenti Münih'e hareket ve şehrin günümüzde ayakta kalan üç kapısından biri olan Isartor'dan Münih'e varış. Isartor, şehrin doğu kapısı olup, 14. yüzyılda yapılmış ve sonra yıkılınca 1835 yılında aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Eski şehirde otobüsü terk edip, lokal bir restoranda öğle yemeğinin ardından yürüyerek şehir turu: İlk olarak şehrin ana meydanı olan Marienplatz'da mola, kentin kurulduğu 1158 yılından bu yana önemli bir meydan olan Marienplatz geçmişte suçluların idam edildiği ve düelloların yapıldığı alandı. 1638 yılında dikilen Bakire Meryem Sütunu meydanın ortasında yer alır. Altes Rathaus (Eski Belediye Sarayı) ve Neues Rathaus (Yeni Belediye Sarayı) ile St. Peter Kilisesi meydanın önemli yapılarıdır. 19. yüzyıl Neo-Gotik mimarinin tipik bir örneği olan Neues Rathaus 1867 ile 1909 yılları arasında inşa edilmiş. 85 metre yükseklikteki kulesinden şehrin muhteşem bir panoramasını görebilirsiniz. Meydanın doğusunda bulunan Altes Rathaus ise, Jörg von Halspach’ın 15. yüzyılda yaptırdığı orijinal binanın çok benzeridir. Meydanda bulunan ve şehrin en eski ve en önemli ibadethanesi olan St. Peter Kilisesi'nin ilk yapılışı 11. yüzyılın başlarına kadar gider. 14. yüzyılda bina yangından zarar görmüş ve tüm bina gotik tarzda yeniden inşa edilmiş. 17. yüzyıla gelindiğinde ise kilise Rönesans çizgilerine göre yeniden şekillendirilmiş. Sanatsal ve mimari şaheserlerle dolu olan kilisenin gezisinden sonra, 15.yüzyılda inşa edilen bir başka gotik kilise olanFrauenkirche'ye doğru yürüyüşe devam. Kilisenin İtalyan Rönesansı üslubuna sahip kubbesi 1524 yılında eklenmiş. 1347 yılında ölen Kral IV. Ludwig’in mezarı da bu kilisede bulunmakta. Kilisede çok güzel gotik pencereler, birbirinden güzel heykeller ve önemli altar panoları görebilirsiniz. Ardından, Rezidenz ve National Theatre Binaları'nın yer aldığı Max-Joseph Platz’den başlayarak Münih’in en önemli alışveriş caddelerinden biri olan Maximilianstrasse'de yürüyüş. Cadde üzerinde birçok önemli mağaza yer almakta. Havalimanına transfer.  Sun Express havayolları  XQ997 sefer sayılı uçak ile saat 19.00   da İzmir’e hareket. 22.40 da İzmir’e varış ve  turumuzun sonu. Bir sonraki turumuzda görüşmek dileğiyle…

Bu Turun Tarihleri

27 Haziran / 02 Temmuz 2020 5 Gece 6 Gün  1190 €

31 Temmuz / 05 Ağustos 2020 5 Gece, 6 Gün  1190 €

24 / 26 Ekim 2020 5 Gece, 6 Gün  1190 €

Ücret Bilgileri

FİYATA DAHİL OLAN HİZMETLER

  • İzmir / Frankfurt – Münih / İzmir  arası Sun Express  Hava Yolları ekonomi sınıf uçak bileti ve  havalimanı vergileri
  • Heilderberg’de  1 gece oda + kahvaltı konaklama
  • Bamberg'de 1 gece oda+kahvaltı konaklama
  • Rothenburg’da 1 gece oda + kahvaltı konaklama
  • Füssen’de 2  gece oda + kahvaltı konaklama
  • Toplam 2 Akşam yemeği
  • Toplam 5 sabah kahvaltısı
  • Havalimanı / otel / havalimanı transferleri
  • Frankfurt - Heidelberg - Würzburg – Bamberg  - Nürnberg - Rothenburg ob der Tauber  Dinkelsbühl - Nördlingen - Augsburg - Füssen- Hohenschwangau ve Neuschwanstein Şatoları - Linderhof Sarayı - Landsberg am Lech - Münih şehir ve çevre turları
  • “Neuschwanstein Şatosu” turu 
  • Tur boyunca tüm şehirler arası  transferler ve çevre turları,
  • Zorunlu seyahat sağlık sigortası
  • Profesyonel Pastoral Tour rehberlik hizmetleri 

FİYATA DAHİL OLMAYAN HİZMETLER

  • İsteğe bağlı olarak düzenlenecek turlar 
  • Programda yer almayan öğle ve akşam yemekleri, yemeklerde alınacak her türlü içecek,
  • Yurtdışı çıkış harcı (50.00TL)
  • Şahsi harcamalar
  • Schengen vize ücreti:  ( 130 € ) ***Yeşil Pasaporta vize yoktur.***

Önemli Notlar

  • Yukarıda belirtilen uçuş saatleri Sun Express Hava yollarından  alınmıştır. Uçak saatlerine gelebilecek herhangi bir değişiklikten veya havayolunun yaptı rötarlardan Pastoral Tour kesinlikle sorumlu değildir.
  • Havayollarının yapacağı grev ve fors majör (deprem, iç savaş, terör alarmı, doğal afet, vb.) diye adlandırılan durumlar yüzünden gerçekleşecek olan bir uçuş iptalinden acentemiz kesinlikle sorumlu değildir.
  • Turumuzun gerçekleşebilmesi için en az 15 kişinin katılımına ihtiyaç vardır. Gerekli çoğunluk sağlanamadığı takdirde Pastoral Tour yukarıda belirtilen programı iptal etme hakkına sahiptir ve yolcularına para iadesi yapar.
  • Tur kalkmadan 3 gün önce lütfen tur kalkış saatini, buluşma yeri ve saatini büromuzdan teyit ediniz. 
  • Seyahat edeceğiniz ülkenin para birimi Euro’dur. 
  • Bu seyahate iştirak edecek her yolcunun pasaport   süresinin seyahat başlangıç itibarı ile en az 6 ay olması gerekmektedir. 
  • Uçak yolculuğu esnasında her yolcunun kabin içine 36 cm (yükseklik) x 23 cm (en) x 56 cm (boy) ebatlarında bir parça eşya alma hakkı vardır. Bu bagajın ağırlığı 7 kg.’ı geçmemelidir. 
  • Bu seyahat esnasında kişi başına ücretsiz valiz hakkı (1)’dir ve maksimum ağırlığı 20 kg ile sınırlıdır. 
  • Tur boyunca kullanacağınız tüm uçuşlarda ekstra ağırlıklar yüzünden  ödenecek bagaj ücretinden Pastoral Tour ve tur rehberi kesinlikle sorumlu değildir.
  • Şirketimiz sizler ile konsolosluk arasında aracı durumunda olup herhangi bir vize alım garantisi vermez. Konsolosluğun vermediği vizelerden Pastoral Tour kesinlikle sorumlu tutulamaz. Vize verilmediği takdirde, yolcunun vize ve servis bedeli olarak verdiği meblağın geri iadesi yapılmaz. 
  • Uçuşlarda, uçağın sizlere dağıttığı yerleri önceden ayarlamak acentamızın insiyatifinde değildir. 
  • Bu programa rezervasyon yaptıracağınız zaman pasaportunuzda yazılı olan isminizi açık olarak kayıt görevlisine pasaport numaranız, pasaport alış tarihiniz ve temdit süreniz ile birlikte lütfen bildiriniz. Havalimanında check-in esnasında isimden kaynaklanan herhangi bir problemden Pastoral Tour kesinlikle sorumlu değildir. 
  • Yurt dışı çıkışında gümrük ve pasaport engeli olan yolculara seyahate iştirak edemedikleri takdirde hiçbir ücret iadesi yapılmaz.
  • Seyahatiniz esnasında yapacağınız alışverişlerden ve sonrasında aldığınız ürünlerle ilgili olabilecek şikayetlerden acentemiz, yerel rehberimiz ve Türk rehber arkadaşımız kesinlikle sorumlu değildir.
  • Cep telefonlarınız yurt dışı görüşmelere açık ise seyahatiniz sırasında kullanabilirsiniz.
YUKARI