Balkanlar- Dalmaçya Kıyıları -Eski Yugoslavya turumuzdan (10 -18 Ekim 2011)

BOSNA... Çok heycanlıydım. Tura başlamadan önce güzel yerler göreceğim için atalarımızın yaşadığı Bosna topraklarının üzerinde yürümek, Mostar köprüsünden geçmek gerçekten hayalimdi. Yürüdüm, gördüm, kokladım, (havasını), dokundum. Bol ormanlı yerler, yüksek zirveler. Büyük acılar yaşamış hüzünlü ve üzgün kent. Yaralarını sarmaya çalışıyor. Yeni Bosna yeni girişimcilerle çehresini değiştiriyor. 

Avrupa’nın en eski, dünyanın San Francisco’dan sonraki ikinci tramvay hattı. Burada savaşın acımasızlığını anlatan savaş tüneli ve ev sahibi kahraman teyze burada.

Mostar köprüsü hayalimi gerçekleştiriyorum. Köprüye adım attım. Havayı soluyorum. Güneşli ve soğuk. Yürüyorum. Tekrar dönüyorum. Bol bol fotoğraf çekiyorum. İşte bir kahraman genç köprüden atlamak üzere. Fotoğraf makinesi elimde o anı resmetmeye çalışıyorum. İşte oldu havada deklanşöre bastım. Müthiş. Harika bir görüntü ve deneyim. Üzülerek buradan ayrılıp Hırvatistan’a gidiyoruz. Çok güzel yerler, yollar. Adriyatik kıyıları boyu gidiyoruz. 1185 Ada varmış karşımızdaki denizlerde . 63 adada  Müslümanlar. Denizde bolca istiridye yetişiyor ve Dubrovnik muhteşem Old City’de dolaşıyoruz. Fotoğraf çekiyoruz. Papalina ve kalamar yedik. Çok güzeldi. Kendimi yemek yerken Cunda’da zannettim.

Dağlar, çok çeşitli kendiliğinden yetişen değerli bitkilerle dolu. Keçiboynuzu bu bölgede çokça yetişiyor. Adriyatik çok rüzgarlı evlerin pencereleri ya yok yada çok küçük. Balkon bile olmayan evler çoğunlukta. Bu kadar güzelliğin koruma altına alınmış bu bölgeyi bırakıp ayrılıyoruz. DOBRODOSLI – hoş geldiniz. Bir daha gelirsem festivalde olmasını diliyorum. Mutluyum… Çok güzel bir panorama eşliğinde KARADAĞ sınır kapısına geldik. (Montenegro Latince adı) Karadağ en genç devlet. Müthiş güzel bir ülke. Dünyadaki bütün güzelliklerin aranjmanı şeklinde 90.000 zeytin ağacı varmış. Nüfustan fazla. Evliliğe hak kazanmak için yeni evlenecekler 4 zeytin ağacı dikerlermiş. Çok güzel bir gelenek. Tüm Akdeniz’in en temiz denizi. 46 plajı var. Karşımızda KOTOR şehri ve körfezi. Hava çok güzel. En fazla 2 kata müsaade edilmiş. Folkartlar yasak. Her şey yasalarla düzenlenmiş. BUDVA kenti 1 milyon turist geliyormuş. Burayı güneyin Rivierasına dönüştürmüşler. ADRİYATİĞİN EN GÜZEL OTELİNDE e kalacağız. Splendid 5 yıldızlı. Tek kelime ile muhteşemdi. Ayrılmak zorunda kalmasak ne iyi olurdu!!! . Ama biz yolcuyuz. Otel de hancı.

Muhteşem bir ada gördük. Turizme açılmış muhteşem oteller içleri altın kaplama bir çok ünlü buralarda kalmış. Yeşim Hanım sizi seviyorum teşekkürler. ARNAVUTLUK’tan geçiyoruz. Bana en ilginç gelen şeyleri size anlatıyorum. Arnavutluk aynı zamanda Bektaşilik merkezi. %70 i Müslüman ülkede Enver Hoca zamanında 750.000 sığınak yapılmış. Nüfusa göre 5 kişiye 1 sığınak düşüyor. Arnavutlar inatçı ama dürüst. TİRAN’da her şey ve heryer inşaat. Yeniden yapılıyor şehir. İnşallah ileride gezdiğim ülkeler gibi çok güzel olur. Arnavutluk’ta gerçekten olan bir olayı anlattılar. Tur otobüsü çalınıyor, polis yerine mafyaya gidiyorlar. Mafya başka bir mafyadan çalıp tura teslim ediyor. Arnavutluk’ta bulunmayan 3 şey; Arnavut kaldırımı, Arnavut Ciğeri, El Basan tava bulamazsınız.

Şimdi OHRİ şehri ve gölündeyiz. Dünyanın ender göllerinden biri 300 metreye yakın derinliği, en derin noktası. Şehir merkezinin ortasında muhteşem bir çınar ağacı bizi karşılıyor. 1000 senelik. Çınarın gövdesi daha önce berber dükkanı imiş.  Çok enteresandı. Her şey ve kaldığımız tüm şehir ve restorantlarda yediğimiz yemekler çok güzeldi ama damak zevkimize en uygun yer de Ohri mutfağı oldu.  Ben yemekleri çok beğendim. Hele yaptığımız tekne turu (OHRİD) çok çok güzeldi. Gölün kenarında yediğimiz alabalık, tulumba tatlısı, muska tatlısı  vb. diğerleri tadına doyamadık.  OHRİ gölünde bugüne kadar hiç kum olmamış. Nehrin giriş-çıkış kaynakları nedeni ile göl çok temiz. 14 çeşit alabalık, yılan balığı ve biz kadınlar için en önemlisi OHRİDLAKEFİS incisi burada yetişiyor. Tabii bizler hemen bütün dükkanlara saldırıya geçtik ve zevkimize göre güzel inciler ve sedefler aldık. OHRİD ulusal parkı içinde manastır var ve Sarı Saltuk’un mezarınında bir inanışa göre burada olduğu sanılıyormuş. Ohrid gölünde yüzen ördekler 3 dakika suyun içinde kalabiliyorlarmış. Ve bu güzel yerden ayrılıyoruz. 

Atamızın bir dönem eğitimini yaptığı BİTOLA yani MANASTIR’a doğru yol alıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1896-1899 yılları arasında okuduğu ve günümüzde müze olarak kullanılan bu mekanı gezerken hepimizin duygu yüklü ve gözlerimiz yaşlı… .Atatürk'ün 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' sözlerinden çıkarak Balkanlar'da barış ve istikrarın ve ortak yaşama kültürünün bir örneği olarak gördüğümüz Makedonya'nın devletler ailesi içinde her alanda ilerlemesinin demokratik hayatının güçlendirilmesini çok etnikli,çok kültürlü, çok dinli müreffeh bir ülke olmasını tüm kalbimizle Türkiye olarak diliyoruz". Atamın anı defterine duygularımı yazdım. Onun değerlerinden ayrılmayacağıma and içtim.

Makedonya’nın başkenti ÜSKÜP'TEYİZ. Mine se vini! HOŞGELDİNİZ! Milyonlarca dolar harcayıp meydanlara İskender'in ve bir çok kişinin heykelleri yapılmış. Yeni tiyatro merkezleri bakanlık binaları vb. her yer yenileniyor. Çok para harcandığı için alay konusu olmuş eski otobüsler bu sayede yenilenmiş. HARABATİ baba tekkesine gittik. Felsefesi harika. Kanuni zamanında yapılmış. AHİLİK MERKEZİ ARNAVUTLUK. Dünyanın en büyük hacı ÜSKÜP’te 66 metre yüksekliğinde milenyum haç. Eski bir kent. Köprünün diğer tarafına geçince kendimi Türkiye çarşılarında zannettim. Kuyumcular çarşısı, konfeksiyon, gelinlikçiler, bit pazarı… Makedon gecesi harika.

ÜSKÜP havaalanındayız. Pasaport kontrolü, bilet alımı derken ayaklarımı uzatıp uçağın saatini bekliyorum. İçimde hem hüzün hem sevinç.. Bazen dalıyorum her yer çok güzeldi. Lüks oteller, yiyecekler tam baş döndüren VIP bir turdu. Pastoral Tour acentesi sahibi Yeşim Hanım'a teşekkür ederim. Allah bir daha tekrarını görmediğim yerlere rotayı çevirmeyi nasip etsin.

NESRİN CANİK, 2011

Bu konu hakkında henüz yorum yapılmamış

İlk yorumu siz yazın.

Lütfen bekleyiniz...
YUKARI