Bir Afrika Rüyası, Namibya (15 Mayıs 2019)

Yazı ve fotoğraflar: Olay Salcan

Neden Namibya?

Afrika benim en çok tercih ettiğim ve hayalini kurduğum kıtadır. Diğer kıtalardan doğası, kültürü ve burada yaşayan insanları ile büyük bir farklılık gösterir. Ben gerçekten farklı bir şeyler görmek istiyorum derseniz katiyetle Afrika’yı tercih edin.

Kenya ve Tanzanya’dan sonra bende oluşan Afrika sevdası ile yanıp tutuşmaya başlamıştım. Bu ülkelere gittikten sonra Afrika’ya bir gezi daha düzenlerim diye diye 2019 yılına geldim. Artık bir Afrika gezisi yapmaya kararlıydım ve Namibya’yı seçtim.

Neden Namibya diye sorabilirsiniz. Afrika’da çok fazla ülke var. Her ülke, kendine özgü değerlere sahip. Ancak bu kadar çok sayıdaki ülkeyi ziyaret etmek, bir yerde oldukça zor. Afrika‘ya ilk ya da ikinci defa gidecekler için Afrika hakkında en güzel izlenimler edinilecek, güvenli ve kaliteli tur yapabileceğimiz bir yer bulmamız gerekiyordu. Gurubumuzda daha önce Afrika’ya gitmiş olanların yanında Afrika’ya kuşkulu bakan ve ilk defa bu Afrika turuna katılacaklar da vardı. Onların bu kuşkularını ortadan kaldırmak ve onlara Afrika hakkında genel bilgi verebilecek ve Afrika’yı en iyi yansıtabilecek uygun ülkeyi aramaya başladım.

Türkiye’den Afrika’ya -ki burada Mısır gibi Kuzey Afrika ülkelerinden söz etmiyorum- gidecek gezginlerin ilk aklına gelen, safari. Afrika’da yaşayan hayvanları doğal ortamlarında görmek, gerçekten harika bir olay. Belgesellerden izlediklerimizi bizzat yerinde yaşamak, insana büyük bir keyif veriyor. Televizyonda seyredilen belgesellerin de etkisi ile Tanzanya ve Kenya ön plana çıkıyor ve gezginlerin tercihi oluyor. Turlar da, büyük bir çoğunlukla bu iki ülkeye düzenleniyor. Buraya yapılan gezilerde gezginlerin tercihleri de göz önüne alınarak genelde safari ağırlıklı planlanıyor. Hem safari hem de Afrika’ya özgü değerlerin bir kısmını da içine alan daha geniş kapsamlı bir gezi yapmayı hedeflediğimizden bizim başka bir ülkeyi seçmemiz gerekiyordu.Uzatmayayım birçok Afrika ülkesine gitmeden Afrika hakkında bilgi sahip olunacak keyifli, güvenli ve doyurucu bir adresin Namibya olduğuna karar verdik. Gezinin sonunda aldığımız keyfin yanında, doğru çıkmış olmanın haklı bir gururu da vardı.

Ülke belirlenmişti. Şimdi kafamızda geliştirdiğimiz bir gezi programını gerçekleştirmenin ikinci safhasına gelmiştik. Bizim adımıza bu tur ile ilgili programı en uygun şartlarda, güvenli ve keyifli bir şeklide gerçekleştirecek bir tur şirketi ile görüşmemiz gerekiyordu. Daha önce Güney ve Orta Amerika, Endonezya ve Malta gezilerini beraber gerçekleştirdiğimiz Pastoral Tur’un kapısı çaldık. Bizi her zamanki nezaketi, sevimliliği ve profesyonelliği ile Sayın Yeşim Arıkan karşıladı. Kendisine gezi teklifimizi aktardığımızda projeye son derece sıcak yaklaştı ve hemen çalışmalara başlayacağını ve elinden gelenin en iyisini yapacağını da ilave etti. Gezi sonlandığında bırakın elinden geleni yapmayı; çıtayı çok yükseklere başarı ile taşımıştı.

Neyse lafı uzatmadan, çalışmalar sonlandı ve ver elini Namibya. Uçaktan inip Namibya’nın başkenti Windhoek hava alanına ilk ayağımız değdiğinde Namibya rüyamız başlamış oldu. Bir sene bu hayali kurarak çalışmış ve sonunda başarıya ulaşmıştık. Özellikle Alman turistlere aşina olan pasaport polisleri bile, Türk turistlerin gelişine şaşırmış gibi bakıyorlar ve belki de akıllarından bunlar da nereden çıktı diyorlardı.

Namibya ile ilgili yazılacak çok şey var. Çok yer gördük, çok güzellikler ile karşılaştık. Bunların hepsini bu yazımda detayları ile anlatmak mümkün değil. Ben bir powerpoint sunumu gibi kısaca gördüğümüz ve gezdiğimiz yerleri anlatırken, sizlere Namibya hakkında bir fikir vermeye çalışacağım. Daha detaylı bilgileri ileri bir tarihte seri bir yazı ile yayınlamayı düşünüyorum.

Kalahari ve çöl iklimine giriş

Hava alanında bizi bekleyen son derece konforlu, çöle ve safariye dayanıklı şekilde üretilmiş özel aracımıza bindiğimizde, uzun uçak yolculuğumuzu unutmuş; şimdiden on günden fazla sürecek Namibya turunun havasına kapılmıştık.

Bir Avrupa şehri havasında olan Windhoek’ta kalmadan geceleyeceğimiz Mariental’e doğru hareket halindeyiz. Artık dünyanın sayılı çöllerinden birisi olan Kalahari çölünün sıcak ve kuru havasını soluyarak yolumuza devam ediyoruz. Akşam lodge’muzun balkonunda içkimizi yudumlarken, batan güneşin kızıla çalan renklerinin göle vuran yansımalarında, pelikan kuşlarının yuvalarına dönerkenki sessizliğin şarkısı eşliğinde son ritüellerini seyrediyoruz. Kendimizi çok ama çok özel hissediyoruz.

Dünyanın en yaşlı çölü: Namib

Güçlü bir kahvaltının arkasından önümüzdeki iki gün boyunca çöl coğrafyasını tanıyacağımız Sossuvlei’ye doğru yola çıkıyoruz. 55 milyon senelik geçmişi ile Namibya’nın en önemli milli parklarından birisi olan Namib-Naukluft milli parkı, aynı zamanda dünyanın en eski çölü. Yol boyunca çok sık değişen bitki örtüsünün sonunda çöle dönüşümünün nasıl olabileceğini aracımızın penceresinden hayranlıkla seyrediyoruz.

Yolculuğumuzun sonunda gece konaklayacağımız lodge’a geliyoruz. Çöl sessizliğinde güneşin batışını ve karanlık gecede yıldızların parlayışını seyrediyoruz. Çölün ortasında son derecede romantik bir ortamda yanıp sönen yıldızların Afrika’da daha da parlak göründüğünde fikir birliği içerisindeyiz. Bu büyüleyici ortamın içerisinde kendimizi daha farklı hissediyoruz.

Hava henüz daha çok ısınmadan, gölgeler uzun ve güneşin ışıkları yumuşak iken Namib çölünde bulunabilmek için güneş doğmadan lodge’muzdan ayrılıyoruz. Namib çölü, dünyanın en eski çölü olmasının yanında dünyanın en yüksek ve değişken kum tepelerine (dune) ev sahipliği yapıyor. 300 metre yüksekliğe sahip, kızıl renkli kum tepelerinden birisinin üzerinde dolaştığımız sırada bu eğlenceli anların keyfini çıkarırken, tepeden ve aşağıdan görünen kum tepelerinin kızıllığı ile gölgelerin siyahlığının kontrası olağanüstü manzaralar sunarken bunlara katılan kurumuş ağaçların harmonisi hayranlık uyandırıyor.

Pastoral Tour Namibya Turu Namib Çölü

Zamanın ne kadar çabuk geçtiğinin farkında olmadan bir kum tepesinden diğerine giderken tepelerden birisini aştığımızda birden karşımıza çıkan manzara ile şoka girmemek mümkün değil. Karşımızda 350 metre yüksekliği ile Namib çölünün en büyük ve yüksek tepesi olan Big Daddy duruyor. Son derece heybetli bir görüntüye sahip olmasına rağmen bizi şoka sokan bu tepe değil. Şokta oluşumuzun nedeni, bu tepenin eteğinde etrafı daha küçük tepelerle çevrili, zemini bembeyaz olan geniş bir alan ve bu alan üzerinde sayıları oldukça fazla simsiyah hale gelmiş, kurumuş çeşitli boy ve şekillerde ağaçlar. Beyaz, kızıl ve siyah renkleri kullanarak büyük usta doğanın dünyada yarattığı en güzel eserlerinden birisi bu. Eserin adı da, Dead Vlei. Tek kelime ile muhteşem. Bulunduğu yer de bu sanat galerisinin en mutena köşesi. Bu resmi, yani bu sanat eserini yerinde görmek bir ayrıcalık değil de, nedir? .

Olay Salcan Namibya Turu İzlenimleri - Dead Vlei

İskelet Sahili ve Cape Cross Fok Kolonisi

Geceyi Klip River Vadisi'nin bize sunduğu muhteşem manzarasıyla Grootberg Lodge’da geçiriyoruz. Sabah kahvaltı ile Swakopmund şehrine doğru yola çıkıyoruz. Yolumuz uzun olduğundan akşam saatlerinde otelimize geliyor ve vakit kaybetmeden Atlas okyanusu kıyısındaki güzel bir lokantada akşam yemeklerimizi yiyip dinlenmeye geçiyoruz.

Olay Salcan Namibya Turu İzlenimleri - Swakopmund

Sabahın ilk ışıkları ile başlayan yolculuğumuz sol tarafımızda Atlas okyanusunun uçsuz bucaksız maviliği ve dalgaların kıyıya vururken oluşturdu beyaz köpükleri ile sağ tarafımızdaki Namib çölünün kızıl kum tepelerinin akan görüntüsü devam ediyor. Olağanüstü güzelliklere kendimizi o kadar kaptırmışız ki Cape Cross’a geldiğimizi aracın durması ve şoförün ikazı ile anlıyoruz.

Cape Cross bölgesinde çok miktarda fok yaşadığı, gezi sırasında bizlere belirtilmişti. Ancak araçtan inince gördüğümüz manzara bizi hayretler içerisinde bırakıyor. Bırakın yüzlerce foku burada on binlerce fok balığı yaşıyor. Burası, dünyanın en büyük fok kolonisi. Daha da ilginç olanı aralarında dolaşılıyoruz. Bazı kabadayı erkek foklar arazisine girince dişlerini gösteriyorlar. Sözde bizi korkutacaklar.

Manzara müthiş. Görülmeye değer. Özellikle yavru fokların annelerinin kontrolünde sırayla denize ilk defa götürülmeleri, enteresan olduğu kadar eğlenceli de. İlk defa denizle karşılaşan ve dev dalgaları gören yavru fokların korkarak geriye kaçmaya çalışmaları ve onlara annelerinin müdahale etmesi ve cesaretlendirmeleri çok komik. Denize alışınca da suyun içerisinde yaptıkları hareketleri seyretmek keyif veriyor.

Karada çok fok var, ama bir o kadar da deniz de olan var. Karadakiler, yemeklerini yemiş güzellik uykusuna dalmış olanlar ile karnını doyurmak için denizde olan anne fokların yavrularına göz kulak olan diğer anneler. Yardımlaşmanın en güzel örneklerinden birisi. Deniz kenarında bulunan kayalardaki foklar bu koloninin en güçlü olanları. Denize çok yakın olduklarından rahatları yerinde. Doğada gücün öneminin göstergesi ve ayrıcalığı.Foklarla olan eğlenceli beraberliğimizden sonra UNESCO Dünya Mirası listesine giren Twyfelfontein şehrine doğru son derece etkileyici çöl manzaraları eşliğinde yolculuğumuza devam ediyoruz.

Twyfelfontein - Kaya Resimleri

Twyfelfontein’de ilk avcı toplayıcılar ve daha sonra da Khoikhoi çobanları tarafından 6000 yıl boyunca yerleşim yeri olarak kullanılmış, antik kaya gravürlerinin bulunduğu bir sit alanı var. Bu sit alanı, Afrika'daki en önemli kaya gravürlerine ev sahipliği yapıyor. Kayalar üzerine çizilmiş çeşitli hayvan figürleri ile insan ayak izlerini geziyoruz. Genelde Geç Taş Devri'ne ait bu çizgiler, en az 2000 yıl boyunca Güney Afrika'nın bu bölümünde avcı-toplayıcı topluluklarla ilgili ritüellerin envanteri. Aynı zamanda da Namibya’ya gelen turistler için bir cazibe merkezi. 

Himbalar

Gezimizin en ilgi çeken bölümlerinden birisi olan, yaşanan tüm zorluklara rağmen geleneksel yaşam tarzları ile ayakta kalmayı başarmış dünyanın ünlü yerli kabilelerinden Himba kabilesini ziyarete gidiyoruz. Bizleri kadınların ve çocukların ağırlıklı olduğu bir topluluk karşılıyor. Köyde topraktan birkaç ev var. Etrafı ağaçlarla çevrili keçi ağılı da çok uzakta değil.

Kadınlar, derilerinin güneş ışınlarından zarar görmemesi için keçi yağı, birtakım otlar ve kırmızı boyadan yaptıkları karışımı yüzleri ile vücutlarına sürüyorlar. Bu da onlara çok farklı bir görüntü veriyor. Aynı zamanda kırmızı renk, toprak bereketi ve insan kanını, yani yaşamı temsil ediyor. Her sabah güne başlarken düzenli olarak yapılan bu işleme “otjite” adı veriliyor.Ergenliğe giren ve evlenmeye hazır hale gelen kızların kabile mensupları tarafından da anlaşılmasını sağlamak maksadıyla kızın başına oğlak derisinden yapılan ve “Erembe“ diye adlandırılan bir taç takılıyor.

Kadınların ellerini şaklatarak ve yüksek sesle bağırıp havaya sıçrayarak kendi etraflarında dönerek dans etmeleri de, Himba kabilesine yapılan gezinin güzelliklerinden birisi idi.

Etosha

Namibya gezinin en büyüleyici bölümü ise hiç kuşkusuz, Etosha Milli Parkı’nda yaptığımız foto safari gezisi. Namibya gezimiz sırasında her zaman yol üzerinde antilop, zürafa gibi hayvanlara rastladık. Bunlar da hem yolculuklarımıza renk kattılar hem de eğlenceli geçmesini sağladılar. Ancak Etosha bambaşka. Bence Afrika’nın kendine özel hayvanlarını barındıran milli parkların arasında ilk üçe girer. İlk üçün sıralaması ise, herkese göre değişebilir.

Özellikle sabah ve akşam saatlerinde çölde bulunan bir vahaya hayvanların su içmek için gelmelerini seyretmek, muhteşem bir olay. Suyun bulunduğu alan, olimpik bir yüzme havuzundan biraz küçük, derinliği ise 20 cm. den fazla değil. Bize olan mesafesi, ise yaklaşık 70-90 metre civarında.

Suya ilk önce sürü halinde çoluk, çocuk filler geliyorlar. Diğer hayvanlar, biraz uzakta bekliyorlar. Filler hiçbir şeyi umursamadan suyu içmeye başlıyorlar ve ayrılıyorlar. Ondan sonra zürafalar geliyor. Bu zarif hayvanların su içmeleri zarafet dolu. Biraz zaman geçince onların yanına çekingen bir şekilde zebralar yanaşıyor. Onlar su içmeye başlayınca da zürafalar ayrılıyorlar. Zebralar su içerken antilop ve domuzlar geliyor. İşin eğlenceli tarafı, filler hariç son derece tedirgin olarak su içen hayvanların bir şey duyduklarında ya da duyduklarını zannettiklerindeki sağa sola ya da arkaya kaçarkenki panik halleri. Kontrolsüz olarak yaşadıkları bu panik halinde birbirlerine çarpmaları ya da devrilmeleri nefes kesici görüntüler veriyor. Özellikle antilopların bir balerin gibi uzun mesafeli sıçrayarak koşmaları görülmeye değer.

 

Büyüsüne kapılarak ve kendimizden geçerek seyrettiğimiz bu manzara, hayvanların bölgeyi geldikleri gibi terk etmeleri ile tamamlanıyor ve perde iniyor. Bu eseri sahneye koyan ve yöneten büyük usta doğaya saygı ve takdirlerimizi sunarken büyük bir eseri seyredebilmenin mutluluğu ve gururu içerisindeyiz.

İsteseler filler, tek seferde suyu içerek bitirirler. Su az ama filler fazla. Ancak öyle yapmıyorlar. Sırada diğer hayvanlar ve bunun yarınları da var. Zürafalar da öyle. Herkes diğerini düşünüyor ve bencillik yapmıyor. Herkes kendi hakkını bildiği kadar, diğerlerininkini de biliyor. Bu diğerlerine saygı ve nezakettir. Hak ve adaletin adil şekilde kullanıldığının en güzel örneğidir. Ne kavga ve ne de kargaşa var. Bunu havyaların yapabiliyor olması, insanlık adına düşündürücü ve utanç verici.

Rüya gibi bir ülkede olağanüstü bir geziyi tamamladık. Son derece güzel bir doğanın içerisinde yaşadık. Gördüklerimize hayran kaldık. Dünyanın ne kadar güzel ve yaşanası olduğunu bir kere daha gözlemledik.

Dünyanın en önemli iki çölünü tabiri caiz ise hallaç pamuğu gibi attık. 3.500 kilometreyi hiç sıkılmadan lüks ve konforlu aracımızla dolaştık.

Beklediğimizin de üzerinde son derece konforlu, manzaralı ve güvenli lodge ve otellerde kaldık. Damak tadımıza uygun yemekler yedik. Özellikle yöreye özgü timsah, zebra ve antilop ızgara tabakları, bizim için farklı lezzetlerdi. Yemek konusunda hiçbir zorluk çekmedik.

Tüm bu güzellikleri bize yaşatan Pastoral Tur’a teşekkürlerimizi sunarız. Hiçbir fedakarlıktan kaçmadan büyük ve zorlu bir planlama safhasını başarı ile sürdürerek bu turu gerçekleştirdiler. Gösterdikleri bu gayret ve azim muhteşemdi.

Özellikle Sayın Yeşim Arıkan’ın sabırla ve üstün bir gayretle sürdürdüğü çalışmaları, her türlü takdirin üzerindedir. Üstün profesyonelliğinin yanında nezaketi, sempatisi, coşkusu ve titizliği ile gönüllerimizi fetih etmiş ve turun mükemmeliyetine büyük katkı sağlamıştır. Tura katılanların tamamı, kendisini tanımaktan ve bu tura katılmış olmaktan son derece memnun kalmışlar ve ilerdeki bir tarihte Pastoral Tur ile yapılacak bir geziyi heyecanla beklediklerini dile getirmişlerdir.

Bize rahat, konforlu, eğlenceli, sıkıntısız ve güvenli bir gezi imkanı sunan Pastoral Tur’a bir kere daha teşekkür eder ve bir sonraki turda tekrar beraber olmak dileğiyle hoşça kalın derim.

                                                                     Olay Salcan

olay.salcan@gmail.com

olaysalcan.blogspot.com

Bu konu hakkında henüz yorum yapılmamış

İlk yorumu siz yazın.

Lütfen bekleyiniz...
YUKARI